1985 yılında Adana’da doğdu, çocukluk ve gençlik dönemini Almanya, Fransa ve İsviçre gibi ülkelerde zorluklar çekerek geçirdi. İyi bir eğitim alamadı, kendi kendini kitaplar okuyarak yetiştirdi. Şimdilerde Belçika’da kalmakta, film senaryoları ve romanları üzerine çalışmaktadır.
İLETİŞİM"Her kitap içinde hikâyeler barındırır ama bazı hikâyeler yazarını içinden doğurur, kimisi de onu içinde taşır. İyiliğin ve güzelliğin acıya, şiire, yasa dönüştüğü Süeda'da, kahramanlar bir romanın içine hapsoluyor, kendi iradeleriyle asla seçmeyecekleri bu hayattaki haksızlık ve katliam dolu kaderlerini yaşıyorlar."
Tercan İmek bu senaryo-kitabında, akıl hastanesinden taburcu edilen ve hemşeri üç adamın köylerine dönüp orada bıraktıklarıyla yüzleşmelerini ve eski yaşamlarına tekrar dahil olmaya çalışırken ortaya çıkan yer yer garip diyaloglarla bezeli durumları betimliyor.
Mezarlar, asırlık silahlar, tabutlar... Birbirine düşman, takat neden düşman olduğunu bile hatırlamayan iki aile... İntikam ateşiyle tutuşan karakterlerin para bulunca her şeyi unuttuğu, saçmalıklarla dolu, okuyucuya yer yer absürt gelebilecek bu ilk romanda yazar, canını kurtarma ya da güce sahip olma çelişkilerini bir sarmalda sunuyor. Nihayetinde asırlardır oynanan bir ölüm oyunu’ ortasında, gösterilenle gerçek arasında gidip geliyoruz. Ve aslında zaten Avcı diyor. “Bir hikayenin kahramanı bir yeri kazıyorsa orada bir tabut da bulabilir bir çuval altın da... Ama kendi mezarını da kazabilir.”
Tesadüf ya da kader sonucu iki adam Brüksel’de karşılaşır. Tanıştıkları andan itibaren Hacı Amca ve Veysel’in yaşam amaçları, belki de amaçsızlıklar iç içe geçer. Birinin kendince kurduğu hayatı, tecrübe ve diğerinin diğerinin gençliğine, öğrenme açıklığına ışık olur. Dört mevsim boyunca birlikte geçirdikleri zaman ne kadar umut vericiyse, Veysel’in Hacı Amca ile karşılaşmadan önce geçirdiği bir hafta da o kadar gerçektir... Geçmiş ve şimdi’nin çatışması, umut ve çaresizlik arasında bir divinime dönüşür, Veysel ve Hacı Amca soğuk ve karanlık sokaklarla insanca yaşam koşulları arasında can yoldaşlığını sürdürebilecek midir? Birinin kurtuluşu, diğerinin sonu olmak zorunda mıdır?